Vajinismus, ne yazık ki dünyada en çok Orta Doğu, Uzak Doğu ve Türkiye’de görülmekte. Ülkemizde neredeyse her on kadından birinde görülüyor ve hatırı sayılır sayıda kadının mutsuz bir hayata sahip olmasına sebep oluyor.

Peki, vajinismus sebebi nedir?

Vajinismus nedenleri doktorlar tarafından iki gruba ayrılır.

En sık karşılaşılan vajinismus nedeni “psikolojik neden” başlığı altında ele alınır. Başka bir deyişle, vajinismus nedenleri hastaların %90’ında psikolojik sıkıntılardan dolayı baş göstermektedir.

Kalan %10’luk kısımda ise vajinismus nedenleri, vajinada doğuştan gelen çeşitli biçim ve yapı bozuklukları ile meydana gelir. Bu bozukluklar vajinanın doğuştan ekstra dar olması, kızlık zarının olması gerektiğinden daha sert ve kalın olması gibi sorunlardır.

Eğer vajinada bir yapı anormalliği varsa, bu genelde ilgili anormalliği düzeltecek bir operasyon veya ameliyatla çözülür. Örneğin, vajinada ekstra darlık varsa bu problem basit bir vajina genişletme ameliyatıyla çözülebilir; bu tarz bir ameliyat genital estetik kategorisine girmektedir.

Doğuştan gelen yapı bozuklukları haricinde, hayatın belli bir döneminde yaşanan fiziksel bir travma da vajinismusa sebep olabilir.

Örneğin, yanlış yapılan bir jinekoloji muayenesi, çok sıkıntılı, ağrılı ve zorlu yapılan travmatik bir doğum, genital bölgeyle ilgili yaşanan herhangi bir kaza, çeşitli genital bölge ameliyatlarının yanlış yapılması gibi, büyük bir acıya ve ağrıya sebebiyet veren hadiseler, kişide kontrol dışı bir korkuya neden olarak vajinismusa yakalanmasına neden olabilir.

Ayrıca cinsel taciz veya tecavüze maruz kalan kadınlar da yaşadıkları travmatik ve çok sarsıcı olayın etkisiyle vajinismusa yakalanabilirler.

Fakat, vajinismuslu kadınların, yukarıda da bahsettiğimiz gibi, %90’lık bölümünde, sebepler ne yazık ki psikolojiktir. Bu grup için vajinismus, bir kaygı bozukluğu (anksiyete) hastalığıdır.

Peki, nedir bu psikolojik sebepler?

Aslında, konunun bu bölümü, birçok kadının fazlaca aşina olduğu, biraz düşününce mutlaka farkına varacağı ve kolayca tespit edebileceği nedenler içeriyor.

Hastalığın özellikle Uzak Doğu’da, Orta Doğu’da ve ülkemizde yaygın olması bir tesadüf değil.

Baskının ve kadına yönelik psikolojik şiddetin hat safhada olduğu ülkemizde, kadınlar çocukluk dönemlerinden itibaren ağır baskılar altında yetiştiriliyor. Her koşul altında kendilerini baskılamaları, kendilerini saklamaları dikte ediliyor ve pek çok kadın, genç kızlık döneminde bu baskılarla iyice karşı karşıya kalıyor.

Birçok kadın evlenmeyi seçtiği adam dışında hemen hemen hiçbir gençlik erkek arkadaşını veya sevgilisini ailesiyle paylaşamıyor.

Kadınlar giydikleri kıyafetleriyle dahi ilgili sık sık eleştiri ve baskıya maruz kalıyorlar. Onlara, dini kaygılar nedeniyle olsun olmasın, her daim vücutlarını saklamaları öğütleniyor. Birçok kadın bu konuda psikolojik veya fiziksel şiddet tehdidiyle bile karşılaşıyor.

Cinsellik ise tüm bu baskıların içinde en büyük hacme sahip olan tabu. Birçok ailede ve evde, “aşk” kelimesinin bile kullanımından itinayla kaçınan aile bireyleri varken, cinsellikle ilgili hemen hemen hiçbir kelime ağza alınmıyor. Tüm toplumda ve genel sosyal yaşantıda kadın, sanki bir gün hiç sevişmeyecekmiş gibi bir muamele görüyor.

Anne, abla, teyze gibi hiçbir ebeveyninden veya yakın çevresinden cinsel eğitim almıyor; eğitimi bırakın, bu konuların ağza alınması bile imkansız görünüyor.

Tüm bu baskı ve yasak silsilesi içinde kadın, sanki bir gün hiç sevişmeyecekmiş, hatta “sevişmek” ve “cinsellik” diye bir şey yokmuş gibi yaşıyor; etrafında yıllarca adı bile anılmayan cinselliği günlük hayatından ve günlük düşüncelerinden çıkartıyor; cinsellik kavramından uzak yaşamaya alışıyor.

Ek olarak, kadınlar, ebeveynlerinden ve yakın çevrelerinden cinsellikle ilgili fazla abartılmış korku hikayeleri duyabiliyor. Örneğin, ilk gece kadının çok acı çektiğine, kızlık zarının yırtılması esnasında aşırı kanama yaşayabileceğine, ya da acıdan veya kanamadan hastanelik olanlara dair çoğu zaman uydurulmuş ve abartılı hikayeler, dinleyen tecrübesiz ve genç kadınların bilinç altlarına yerleşerek büyük bir korku ve endişe bozukluğunun temelini atıyor.

Ve sonuç olarak, çocukluğundan beri çeşitli baskı, psikolojik şiddet ve yalan / yanlış bilgi kirliliğine maruz kalan kadınlardan hassas olanları, içlerinde barındırdıkları farklı psikolojik ve duygusal bozuklukların da birleşimiyle farkında olmadan vajinismus hastalığına yakalanıyorlar.

Ortaya ilk geceden, cinsel ilişkiden, cinsel organlardan korkan, dokunamayan, hatta onları görmek bile istemeyen, cinsellikten uzaklaşmış, mutsuz kadınlar ve mutsuz evlilikler çıkıyor.

Eğer vajinismus hastalığına sahip olduğunuza dair şüpheleriniz varsa, siz de kendi çocukluğunuzu ve yaşantınızı inceleyerek benzer örneklerle karşılaşabilirsiniz.

Konuyla ilgili, pek çok kadının sorunlarını paylaştığı Kadınlar Kulübü isimli kadın forumunda örneğin, vajinismus hastalığı nedeniyle evliliği yıkılan, aylarca eziyet ve psikolojik şiddet gören birçok kadının tecrübelerini paylaştığını görebilirsiniz. Fakat bugün birçok kadının vajinismusla savaştığını ve yalnız olmadığınızı aklınızdan çıkarmayın.